SUBAKROMİYAL SIKIŞMA SENDROMUNUN TEDAVİSİNDE ARTROSKOPİK AKROMİYOPLASTİ
Sercan AKPINAR1, Murat Ali HERSEKLİ1, Metin ÖZALAY1, Gürkan ÖZKOÇ1, Reha N TANDOĞAN2
1Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi
2Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, Ankara Hastanesi
Keywords: Artroskopi, Omuz, Akromiyoplasti.
Abstract
Giriş: Omuz ekleminde artroskopik cerrahinin uygulanmaya başlamasından sonra, konservatif tedaviye dirençli, subakromiyal sıkışma sendromlu hastalarda artroskopik akromiyoplasti, ağrının geçirilmesinde ve fonksiyonların geri kazanılmasında güvenilir bir işlem olmuştur. Bu çalışmanın amacı omuz sıkışma sendromu nedeniyle artroskopik akromiyoplasti uyguladığımız hastaların fonksiyonel sonuçlarının ortaya konmasıdır. Hastalar ve
Yöntem: Ekim 1998 ile Haziran 2001 tarihleri arasında 68 hastaya artroskopik akromiyoplasti işlemi uygulanmıştır. Bu çalışmaya, herhangi bir yırtığı olmayan, tendon tamiri yapılmayan, sekonder etyolojik faktörlerin olmadığı 24 hasta dahil edilmiştir. Hastaların ortalama yaşları 49.3 yıl (35-72) idi. Hastaların 15i kadın, 9'u erkek idi. Dört sol omuz ve 20 sağ omuz tutulumu vardı. 20 hastada dominant taraf tutulmuştu. Fizik muayenede, ortalama öne fleksiyon 85 derece, addüksiyonda dış rotasyon 20 derece, internal rotasyon 12 hastada gluteal, 5 hastada L5, 4 hastada L3, 3 hastada T12 seviyesinde idi. Ortalama UCLA skoru 14 (10-17) olarak, ortalama Constant skoru da 48 (34-57) olarak ölçüldü.
Bulgular: Ortalama takip süresi 26 ay idi (12-44 ay). Hastaların tamamı, tekrarlayıcı aktiviteler sonrası çok az ağrı dışında, hemen hemen tamamen ağrısız idiler. Ameliyat sonrası yapılan son muayenelerde ortalama UCLA skoru 31 (29-35) olarak, Constant skoru ise 90 (75-98) olarak elde edilmiştir. Hastaların ameliyat sonrası ortalama öne fleksiyon 139 derece, dış rotasyon 35 derece, iç rotasyon ise 12 hastada L3, 5 hastada T12, 7 hastada T8 seviyesinde bulundu.
Sonuç: Artroskopik akromiyoplastinin, kozmetik olarak daha küçük skar dokusu, daha erken hareket ve normal aktivitelere dönüş sağlaması, ve eklem içi ilave patolojilerin değerlendirilmesi gibi avantajları vardır. Kanımızca, uygun hasta seçimi ve işlem sırasında teknik ayrıntılara dikkat edilmesi ile mükemmel sonuçlar elde edilebilmektedir.