Gelişimsel kalça displazisinde medial ve anterior yaklaşımla açık redüksiyonun klinik ve radyolojik sonuçlarının karşılaştırılması
Hüseyin Yorgancıgil1, Ahmet Aslan2
1Department of Orthopedics and Traumatology, Medical Faculty of Süleyman Demirel University, Isparta, Turkey
2Department of Orthopedics and Traumatology, Afyonkarahisar State Hospital, Afyonkarahisar, Turkey
Keywords: Anterior açık redüksiyon; avasküler nekroz, gelişimsel kalça displazisi; medial açık redüksiyon; revizyon cerrahisi.
Abstract
Amaç: Bu çalışmada gelişimsel kalça displazisi (GKD) nedeniyle medial veya anterior yaklaşımla açık redüksiyon uygulanan çocuklarda cerrahi yaklaşımın klinik ve radyolojik sonuçlar, avasküler nekroz (AVN) insidansı ve revizyon cerrahisi gerekliliği üzerindeki etkileri araştırıldı.
Hastalar ve yöntemler: Ocak 1997 - Aralık 2010 tarihleri arasında GKD tedavisi yapılan, en az dört yıl düzenli takip edilen ve son kontrolde beş yaş ve üzerinde olan 36 hastanın (9 erkek, 27 kız; ort. yaş 13.8 ay; dağılım 6-18 ay) 43 kalçası bu retrospektif çalışmaya dahil edildi. Hastalar cerrahi yaklaşıma göre iki gruba ayrıldı. Grup 1, medial yaklaşımla açık redüksiyon uygulanan 19 hastanın 21 kalçasından oluştu. Grup 2, anterior yaklaşımla açık redüksiyon uygulanan 17 hastanın 22 kalçasından oluştu. Gruplar klinik ve radyolojik sonuçlar ile AVN insidansı ve revizyon cerrahisi gerekliliği bakımından karşılaştırıldı.
Bulgular: Klinik ve radyolojik sonuçlar bakımından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (sırasıyla, p=0.407 ve p=0.661). Benzer şekilde, AVN insidansı ve revizyon cerrahisi gerekliliği bakımından da gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (sırasıyla, p=0.993 ve p=0.170). Diğer yandan, takipte her iki grubun asetabüler indeksi anlamlı olarak düzelmişti.
Sonuç: Bu çalışma, GKD’de medial veya anterior yaklaşım ile açık redüksiyonun klinik ve radyolojik sonuçlarının benzer olduğunu, her iki yaklaşımla da asetabüler indekste anlamlı düzelme elde edildiğini ve AVN insidansı ve revizyon cerrahisi gerekliliği bakımından gruplar arasında anlamlı farklılık olmadığını göstermiştir.